Standart


Uyandık.
Yarım ekmek, iki zeytin, bir bardak sıcak çay, zorla yerleştiriverdik midemize.
Baş ağrımıza bir aspirin yarım bardak soda ama açıldıktan sonra, kapağını ortada bıraktığımız lezzetli bir soda. Kare desenli bir gömlek bugün sonra, standart bir pantolon ve bir bilek çorap. Koşarak ayakkabılığa, kerataya el uzatacak vakit kalmadığından. Sarı otobüs kaçarsa beklenmez yarım saat. Ve standartlar dışına bugünde çıkamıyoruz, kafein etkisi yapan otobüs kaçırmışlığı ve arkası sıra gelen iki kilometrelik başka bir otobüs hattına yürüyüş. Bundan sonrasını tahmin etmek zor değil tabi ki de boş otobüs beklemekteyiz. Sarı otobüs şoförü biz binmeden ortamı 32.Gün stüdyosuna çevirmiş. İlginç bir şey yok; kızıl saçlı hanımefendi, küpeli beyefendinin arkasında. Kyk yurduna mensup beyefendi, kahvaltı yapamamış, elinde simit ve meyve suyu ve anlaşılan yine geç kalmış saçları dağınık. Sinir bozan durağın yolcusu yine vaktini şaşırmadan “stop” düğmesine bastı ve iniyor. Kapıdan içeri girdik ve güvenlik görevlileri kimliğimi soruyorlar. Hâlbuki o gün sohbet ettik; iki kızının bir oğlunun olduğunu ve oğlunun bir hayli yaramaz olduğunu öğrendim. Kimlik gösterildi ve artık salondayız. Hoca yine farklı bir gömlekle karşımızda, x’ den sonra değişkenlik gösteren nadir şeylerden…
Ders akıcıydı, saate bakmama diyetimizden olsa gerek. Notlar alındı ama var olan eksiklerin temini için koşa koşa merdivenler iniliyor. Arkadaştan notlar isteniyor. Galiba görev tamam günün dersi tamamlandı. Merdivenden inerken birkaç gözlem yapalım; Hoca, galiba saçını boyatmış. Geçenlerde tek tük beyazları vardı. Fakültenin otomatik kapısı yine büyük bir görev aşkıyla açılıyor ve gidiyoruz.
Sarı otobüs biz geliyoruz demeye kalmadan ilk seferi kaçırmak ve ardından on beş dakika sonra bir sefer daha olduğunu hatırlamak, buyrun tanışın; gün içi yaşadığımız nadir mutluluklardandır kendisi. Otobüs kapısından içeri giriş ve çakraların açıldığı hissediliyor…
Göz yarı açık yarı kapalı, kısa bir seyahat, kapılar açılır ve muhitimizdeyiz. Kapımızı açıp içeri giriyoruz, yastık bugün daha bir çekici. Akşam yemeği, sonrasında varsa biraz kahve, kitap, az buçuk Fikirdar’ a uğrayalım şuradan da bir bölüm dizi patlattık mı ertesi sabahı beklemesi için gözlerimizi kapatıyoruz.
Uyuduk…
Yazar| Mustafa Bölükbaş

Yorumlar