O Gemi Bir Gün Gelecek!


Yine yaprakları dökülen bir yaşam mevsiminde gözlerim kapalı, kimsesiz şehrin çığlıklarında yine yazıyorum. 

Düşünüyorum…

Aklıma birden Ahmed Arif’in “Bir ayağımız uzay çağında iken, ham çarık kıl çorapta olsa bile biri”  dediği garip ikilemde olduğum geliyor. Gerçekten tuhaf bir dünyada değil miydik? Bazen kalemin sesini bile duyar, bazen bir bakışın bir duruşun ya da bir sesin sayfalarca kitap ettiği bir zamanda, bir dünyaya yaşıyoruz ama en tuhaf gelen şey ise hep aklımda olan, çok değişik bir olay, neydi bu sahi? Belki denk gelmişsinizdir belki duymuşsunuzdur. “Geminin yanması” başta ne olduğu anlaşılmayabilir. Ama biraz düşününce bir gemi nasıl yanar? Derdinin dermanı yanı başında değil miydi oysa yıllarca mavi kızın tenine sürülüp giden zarar vermeyen onu aşan ve ona âşık demir yığını nasıl yanar su onu söndüremez mi?

Bilinmez…

Bazen hayatta böyle işte… Yanı başında olan biri derdinin dermanı, dibindeyken bile ulaşabileceğin bir yerde iken sende yanıyorsun, dışardan görenler nasıl yanarsın diye seni kınıyor veya dalga geçiyor ama bilmiyorlar ki yanan yardım isteyemez, aman dileyemez kendi gelmesi gerek kendi sarması gerek. Senin konuşacak takatin olmadığını anlayıp, gelip sarması gerek ama hiçbir zaman böyle olmadı, olmuyor ve olmayacak. Acaba biz mi yanlış yapıyoruz?


Aynı küçükken olduğu gibi kâğıttan gemiler yapardık suya koyardık ama batardı. Biz daha büyük kâğıtlardan gemi yapardık yine batardı. Bize kâğıttan gemi olmayacağını öğretti hayat. O vakit şöyle diyebilir miyiz? Her kâğıdın gemisi aynı suda yüzemez, sen kâğıdını bul gemi elbet yüzer bilinmez…


Öyledir, her insanın beklediği bir gemisi vardır. Belki benim gemim yandı belki de hiç denize inmedi, şişenin içindeydi. Bazı insanların o gemi elbet bir gün gelecek umuduydu hayat.


Hayat, insanın kurduğu hayallerinin gerçekleşme olasılığıydı. O olasılığı sevmesiydi ve bir geminin sessizce mavi kızın teninden süzülerek hedefe varmasıydı, o gemiyi nasıl doldurduğumuzdu…

HAYAT!


                                                                                                          Yazar | M. Ufuk Bölükbaş

Yorumlar

  1. Kalemine kagıt derdine derman olayım y

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazi kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Güzel bir yazı. Ezber bozmanın yanında alışılagelmiş sosyal kalıpların ötesinde bir çalışma olmuş. Tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil
  4. Mehmet Ufuk Bölükbaş Beyefendi, mahlasıyla Ruh-u Revan, gerçekten bu yazıda ince ve güzel dokumuş kendisini tebrik eder yazılarının devamını dilerim gerçekten başarılı bir çalışma.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder