TERSİNE AKIŞ

Merhaba dostum,

Arkaya bakmak, geriye dönmek kendine ihanettir. Ne kadar büyürsen büyü beş yaşındaki çocuklar gibi ayağın illa ki bir taşa takılacak. Eğer bu taşa dönersen yüzünü ve uzun uzun bakarsan ileriye gidemeyeceksin. Taşın bir daha ayağına takılmamasını bekleyeceksin, bekleyeceksin ve ileriye adım atmayacaksın. Farzedelim ki attın ileriye gidiyorsun ancak arkaya bakıyorsan muhtemelen ayağın başka bir taşa daha takılacak. Böyle bir durum, karışık geldi biraz değil mi?

Sıkıntılardan, sektelerden, acılardan bahsedelim biraz, her zaman rüzgâr senden yana esmez. Olağan akışında devam eden bir hayata sahibiz bir bakıyorsunuz bu akış tersine dönmüş. Mutlu, iyi, şen yaşamak istiyoruz ancak bakalım hadi çevremize; mutlu insan sayısı oldukça az. Çünkü; hepsinin ellerinde, ceplerinde, çantalarında beklentiler var. Beklemek, sabır işi…

Beklentilerimiz vardır mutlaka işimizden, aşkımızdan, eğitimden, sosyolojiden, psikolojiden, mahallemizin kasabı Hayri abiden, herşeyden, herşeyden.

Şöyle düşün şimdi; bir duraktasın, senin için kıymetli ve önemli bir yere gideceksin, otobüs bekliyorsun, bekliyorsun, bekliyorsun bu cümlenin sonunun gelmesini de bekliyorsun ancak otobüs gelmedi. Sonra taksi çağırıyorsun ve “Tamam, beş dakikaya oradayım” deniyor ve bekliyorsun, taksi de gelmedi. Gitmeyi beklerken gidemedin. Ruh halini bir zihninde tasavvur et. Mutlu veya memnun olmazdın değil mi? İşte beklentinin çalışma mekanizması da tam olarak budur. Beklemeyeceksin, olursa mutlu olmazsa mutlu olmanın yollarına bakacaksın, gidemezsen de o yere onun orada olduğunu bileceksin, şükredeceksin. Memnuniyetsizlik, mükemmeliyetçilik getirir, mükemmeliyetçilikte kusursuzluk ister. Ancak mükemmel kusursuzlukla değil, kusurlarında tolere edilebilmesiyle, yani kabulüyle olur. Emek vermiş olabilirsin, yorulmuş olabilirsin, sabretmiş olabilirsin ama beklediğin gelmediyse, gerçekleşmediyse umduğun işte o taşa takıldın demektir. Görünen kısmı kötü gibidir, senin baktığın yere bağlı olarak. İnsanın zamanla baktığı yer değişince de o taşın engelden ziyade, tecrübesine vesile olduğunu anlar. Şöyle ki dostum kader, tercihlerin; tecrübe, yenilen kazıkların bileşkesidir. İşte tersine akış. Hayat önce sınavı yapar, sonra dersi verir. Not almana müsaade etmez, ancak o dersi yine de en iyi sen almışsındır…


Kişisel gelişim kitaplarından fırlamış gibi konuşmayı sevmiyorum. Onun için bu yazıyı burada noktalıyorum. Kendinize iyi bakın. Görüşemezsek Bonsoir, Bonjour…(Tabi ki Truman’ dan rol çalmıyorum😊)

Yazar| Mustafa Bölükbaş


Yorumlar